19 Eylül 2012 Çarşamba

Endişe bulutu...

Lise zamanlarından beri İstiklal Caddesine gidip dolaşma, oralarda vakit geçirme fikrinden hep ürkmüşümdür... Oranın kalabalığı, insanların birbirine yolvermemesi, aralardan derelerden yürümek, hele ki acelem varsa... Hep kaçmışımdır... Mümkün olduğunca gideceğim yere en yakın otoparka araba park edilir, mümkün olduğunca kısa mesafe yürünür.

Gel gör ki kader Taksim'de çalışmamı uygun gördü, tabii ben gene de mümkün olduğunca kaçtım İstiklal'den...

Bugün zorunlu olarak İstiklal'de yürüdüm... Neredeyse 6 aydır adım bile atmamıştım... Ama ülkece son günlerde yaşadığımız patlama, tecavüz, saldırı gibi haberler beni o kadar germiş ki anlatamam...
Herkese potansiyel tecavüzcü, canlı bomba muamelesi yaparak, insanlardan kaçarak (tabii malum kalabalığından ne kadar mükünse) yürüdüm... Kocamla oğlumcum da benim yanıma geleceklerdi, tabii ben o gerginlikle eşime 50 kere "dikkatli ol" diye tembihleyip 50 kere de aramışımdır herhalde...
Anne olunca annelerimizi anlamak böyle birşey demek ki...

Oğlumcum ve İpek böceğim başta olmak üzere bütün miniklerimizin gelecekleri hakkında öyle bir endişe bulutu var ki etrafımda, bazen nefes alamıyorum...

Arkadaşlık konusunda ben çok şanslıydım... En kötü günlerimi paylaşabileceğim, dostum diyebileceğim arkadaşlıklarım var... Çınar ve İpek te en az bizim kadar şanslı olur umarım...

Her şehit haberinde oğluma sımsıkı sarılıyorum ve onun kaybını yaşamamak için dua ediyorum. Hiçbir anne evlat acısı yaşamasın artık!!!

Allahım bütün miniklerimizin karşısına iyi insanlar çıkarsın inşallah... Çocuklarımızın mutlu bir ülkede, mutlu bir hayat sürmesi mümkün olur umarım...

0 yorum:

Yorum Gönder