16 Mart 2013 Cumartesi

BAKICI İLE HAYAT! ZOR İŞ ARKADAŞ!!!


10. ay başladı ve ben işbaşı yapmak zorunda kaldım.
9. ayda bakıcı arayışımız gündemimize öyle bir oturdu ki başka hiçbir konu düşünemiyorduk.
Yabancı ve yatılı bakıcıyı eşim efendi istemedi, o yüzden çevremize haber salarak yakınlarda oturan sabah gelip akşam evine gidebilecek bir bakıcı arayışımız başladı.
             İlk işe başlayan bakıcımız 50 yaşlarında bir bayandı. Çok şeker, tatlı dilli, sevecen ama ailesinde problemli ve evhamlı. Tabii iyi özelliklerinin yanında özellikle evhamlı olması Çınar'a aşırı korumacı yaklaşımı Çınar'ı ve beni fena bunalttı. Daha 3. gününde de Çınar kucağında çok bunalıp ağlama krizine girdi ki oğlumcum çok ender ağlar... Kadıncağız ağlamaktan beter olarak "ben böyle ağlarsa ne yapacağım, nasıl sakinleştireceğim" demeye başladı. Tam oğlumcum sakinleşmişken mandalina yedirirken boğazına kaçar gibi oldu ve kadıncağız bir anda ağzından mandalinayı almak için hamle yaptığında yanlışlıkla yüzüne vurdu. Ve tabii Çınar gene ağlamaya başladı. Ben olmayacak bu böyle, bakamayacak oğluma, bırakamam ben bu kadına diye düşünürken kadıncağız da hissetmiş olmalı ki arayıp bir hastalık bahane edip bakamayacağını söyledi. Ve ilk macera böyle bitti.
              İşe başlamama sadece 10 gün kalmışken eski patronum sayesinde bir bayanla tanıştık. İlk görüşmede Çınar ile çok iyi anlaştı, oyun oynadı. Gayet sevecendi ve sakindi. Hemen işe başladı. Çınar alışmak için hiç de zorlanmadı. İlk hafta hepberaber vakit geçirip Çınar'ın düzenini öğretmeye çalıştım... Daha sonraki günlerde evden bir iki saatliğine çıkıp Çınar ile Emine'ye vakit tanımak istedim. Emine, çok oyun oynayan, sürekli Çınar'a birşeyler anlatan, sürekli tekrarlar yaparak kelime öğretmeye çalışan ve hiç yorulmak bilmeden bütün gün Çınar'a yürüteçlik yapan bir bayan. Tabii ki hoşlanmadığım yönleri tavırları var. Maalesef düzenli olmayan biri. Dağınık ve hijyen kuralları tanımımız çok ta aynı olmayan biri. Zamanla uyararak, anlatarak hatta yanında yaparak "bak ben böyle yapıyorum ve Çınar'ın sağlığın için böyle olması gerekiyor" diyerek düzeltmeye çalıştım ve birbirimize alışmaya başladık. Çınar onunla çok mutlu ve ikisi de birbirini çok seviyor... O yüzden yapmasından hoşlanmadığım ya da yapmasını istemediğim ev işlerini ondan önce ben yapıyorum, vaktim yettikçe tabii...
           Diyeceğim o ki bakıcı işi zor iş arkadaş... Nasıl kolay olabilir ki, binbir zahmetle kucağına aldığın canının parçası nasıl tanımadığın tamamen yabancı birine teslim edilir??? Günümüz şartlarında çalışmak zorunda olunca, teslim etmek zorunda da oluyorsun işte... Şanslıysan da çocuğunun yanında mutlu olduğu ve güvende olduğu birini bulduğunda, geri kalan düzen, konuşma şekli, istemediğin alışkanlıkların oluşması vb. konuları mümkün olduğunca ikinci plana atıyorsun...
           BAKICI İŞİ ZOR İŞ ARKADAŞ...

4 Mart 2013 Pazartesi

Bu dünyada geçen onbirinci ay!

Oğlumcum 11 aylık oldu bile...
Zaman çok hızlı geçiyor ve Çınar çok hızlı büyüyor. 
Çınar dokuz buçuk aylık olduğundan beri ayağa kendi başına kalkabiliyor, sıralıyor ve bir iki adım kendi kendine atabiliyordu. Şuanda hala yürümeye başlamadı, kendine güveni iyice geldi. Duvarlara tutunarak odadan odaya gidebiliyor, rafından oynamak istediği oyuncaklarını alıp oynayıp yerine koyabiliyor. Hatta boyunun yetmediği yerlerde almak istediği birşey varsa da tırmanmaya çalışıyor... 
Anne, Daddy ve Dede yi çok net ayırt ederek söylüyor. Tabii canı isteyince :) Sesleri çok iyi taklit ediyor. Yeşil, dütdüt, aydede, top, kuş, geldim kelimelerini söyleyince hemen taklit edip söylemeye çalışıyor.
Dişi Şubat ayının başında çıktı. Üç aylıktan beri diş çıkarma ile ilgili bütün belirtileri yaşamamıza rağmen ancak on buçuk aylıkken ilk dişimizi çıkarttık :) Hemen dişbuğdayı hazırlıkları başladı ama ancak 11 aylıkken yapabildik partimizi. Doğum gününe çok yakın tarih diye yapmamayı düşündük ama sonra vazgeçip yaptık partimizi :) Parti detayları gelecek yazıda :)
Artık oyuncaklarıyla daha anlamlı oynamaya başladı. Mesela halka dizmeyi eskiden sadece halkaları ağzına sokmak olarak yapıyordu ama şimdi dizmeye çalışıyor. Kendi oyun kuruyor, en sevdiği de CEEE yapmak ve bunun bizim tarafımızdan farkedilmesi... Mutluluğu gözlerinden fışkırıyor... 
Parmak besinlerle kendi kendine yemek oğlumcum için çok büyük keyif... Bir de tabaktaki bütün yiyecekleri ağzına doldurmasa çok sevineceğim...
İlk defa hastalandık ve Bronşiolit olduk. Şimdiye kadar ufak tefek hastalanmalar olurdu ama ilaçsız bol ıhlamur, bol meyva atlatırdık, doktora bile gitmeye gerek kalmazdı. Ama bu sefer 3 gece üstüste nefes alamadı ve biz de resmen alamadık. Tabii sabah soluğu hastanede aldık. adrenalinli buhar, soğuk buhar ve ventolin verildikten sonra gene rahatlayamayınca kortizonlu bir iğne de olması gerekti bebeğimin... 3 gün boyunca buhar işlemleri yapıldı ve sonunda iyileşmeye başladı. Neredeyse 1 hafta boyunca geceleri cam açık, yoğun buharla soğuk odada oğlumuzun nefesini dinleyerek uyuduk. Sonrasında gene yoğun bir ıhlamur, ıhlamurlu muhallebi, bol su ve meyva takviyeleriyle şükür oğlumcum iyileşti. Çocuklar hasta olmasın lütfen insan kahroluyor...
Çınar 10 aylık olduğunda işe başladım ve aslında bu duruma Çınar' önceden de hazırladığım için ters bir tepki vermiyordu. Ama bu hastalık zamanında tamamen bana yapışık yaşamayı talep eder bir çocuk oldu. Sabahları uyandığında beni görmüyorsa bütün evi dolaşıp odalarda beni arıyor. Evdeysem beni bulunca çığlık atarak gülüyor ve sarılıyor dünya tatlısı oğlumcum :) Genelde sabahları ben evden çıkarken bakıcısının kucağında el sallayarak uğurluyor beni, akşam eve gelince sevinçten ne yapacağını şaşırıp bir babasına bir bana gelip özlem gidermeye çalışıyor.
Başka çocuklarla oyunlar oynamaya da başladık... onların oyuncaklarını alıyor ve geri vermek istiyor, böyle bir oyun kuruyor aklınca :) 
Bakıcımızı TV izlettirme huyundan vazgeçiremedim ve Çınar ilgisini çekince kitlenip kalıyor. Maalesef bu hoşuma gitmiyor... 
Arkadaşımın oğlunu ıpad de bir oyun oynarken görüp hayvanların dokununca değiştiğini keşfetti ve o minnacık dolma parmaklarıyla bunu yapmaya başladı :) Kuzum teknolojiye pek meraklı :) tabii bunun kötü yanı da öğrendikten sonra sürekli telefonları alıp oynamak istiyor, telefonu onun göremeyeceği bir yerde bırakmak bir çözüm sayılabilir bence...

Güleryüzlü, şarkı söylemeyi ve dinlemeyi seven, taklitçi papağan, sevgisini göstermeye bayılan, yemek yemeyi çok seven, oyun oynamayı bilen, istediğini çok güzel anlatan, sosyal mutlu bebeğim; iyi ki varsın herşeyim OĞLUMCUM...

13 Ekim 2012 Cumartesi

Yaratıcılıkta sınır yok...

Ek besinlere başlamanın bende yarattığı stress çok kötüydü...
Oğlumcuma neyi nasıl yediricem diye düşünürken en basit olarak gördüğüm ıspanak, patates ve havuçtan oluşan sebze çorbası çok büyük keyifle yediğimiz karışımlardan oldu... Ama ıspanak oğluma alerji yaptı... Ispanakı şimdilik listemizden çıkarttık yerine hazır yeni çıkmışken kerevizi ekledik ve oğlumcumun damak tadına göre sebze çorbamızı yaptık...
1 küçük kereviz
1 küçük patates
1/2 havuç
Azıcık kıyma
Bir tutam muskat

Çınar kabız olduğu için de bağırsaklarını çalıştıran besinleri değişik şekillerde verme yolları ararken de kayısılı bir muhallebi uydurdum...
6-8 adet günkurusu kayısı
1 1/2 su bardağı su ( bebeğim küçük olduğu için süt kullanmadım ama kullanılabilir)
1 çorba kaşığı irmik
Kayısılar suyun içine atılır, bir süre kaynadıktan sonra irmik sürekli karıştırılarak ilave edilir. Blendırdan geçirilerek servise hazır hale getirilir.

Kahvaltı yemeyen ve su içmeyen oğlum suyu kaşıkla verince bayılarak içti. Kahvaltıyı da bulamaç haline getirmeden ayrı ayrı verince (tabii gene kaşıkla) çok sevdi. Kahvaltı için de erik marmelatı yaptım oğluma.
750 gr Mürdüm eriği
4 adet irice en tatlısından elma
2 Çay kaşığı limon
Eriklerin çekirdekleri çkıkartılır tencereye konur. Elmalar çekirdekleri ve sapları çıkartılıp güzelce sirkeli su ile yıkandıktan sonra katı meyve sıkacağı ile sıkılır (yaklaşık 3 subardağı). Elmaların suyu ve çıkan püresi eriklerin üzerine konularak suyu çekene kadar kaynatılır. Blendırdan geçirilerek kavanozlara koymaya hazır hale getirilir.

Anne olunca ne kadar yaratıcı olabileceğimi de anlamaya başladım...
Ek besin olayı gerçekten zor iş onu bilir onu söylerim...

2 Ekim 2012 Salı

Yarım Sene

İşte 6 aylık olduk... Hem ben hem oğlum...
Ben anne olmaya çalıştım, elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışarak...

Çınar' ın tutma, yakalama kabiliyeti oldukça arttı. Saçlarıma yapıştı mı bir güzel yoluyor :) Çok mutlu olduğu zamanlar ağzını açarak yüzümü tutup yapışıyor, sanırım bu onun öpmesi... Çok güleç bir çocuk, sevilmeye bayılıyor, çok fazla gıdıklanıyor ve kahkaha atmaya başladı mı bitmek bilmiyor :) Bana benzemiş maymun... Sıkılınca yanında değilsek hemen kendini numaradan öksürtmeye başlıyor. Kucağa alınınca da gülmeye başlıyor komik oğlum benim...

Son iki haftadır emzirirken elini yüzüme götürüp beni seviyor ve sonra kahkaha atmaya başlıyor... Mutluluk bu...

Ayak parmaklarını emmeye başladı ve çok keyif aldığı her halinden belli...

Son 1 haftadır uyku düzeni şaşmıştı, çok uykusu geldiği halde uyumamakta direniyor... Sanırım biraz sabır ve kararlılıkla tekrar düzene giriyor gibi... Uyku arkadaşı olarak kuzenlerinin gönderdiği oyuncağa bayılıyor. Genelde onunla uyuyor. Tabii bir de emziğimiz var...

İpek Böcüğümü ve Serdar dedesini ayrı bir seviyor. Onlara hemen sarılmaya çalışıyor...

Ek besinlere zaten 5. ayda ufaktan başlamıştık, 6 aylık olmakla beraber tamamen menü olarak ek besin vermeye başladık. Kaşık elimdeyken elimi tutup kaşığı ağzına sokmaya çalışıyor ya da elindeki kaşığı ağzına sokmaya çalışıyor :)

Artık daha destekle oturuyor uzanıp oyuncaklarını almaya çalışıyor... Henüz emeklemiyor ama geri ve ileri çok güzel sürünüyor...

Dün ilk defa sırt üstü döndükten sonra tekrar yüzüstü döndün :) Bunu yapınca da dönüp bana bakıp güldün :) Eğlenceli oğlum benim...

Arada 'ANNE' demeye başladın :) Önceleri sadece ağşarken söylüyodun ama artık konuşurken de söylüyorsun :) Tabii çok ama çok mutluyum bu durumdan :)

Binlerce kez bizi seçtiğin için teşekkür ederim oğlumcum... Ve binlerce kez şükürler olsun...


20 Eylül 2012 Perşembe

Melek Bebek Olsun Diye...

Çınar gerçekten bir melek bebek!!!

Hamileliğimde okuduğum kitaplar ve İpek Böcüğüm büyürken ablamın yaptıkları sayesinde edindiğim bilgilerle bebeğim sakin ve huzurlu olsun diye çok uğraştım...
İlk önce müzik dinleyebildiğim heryerde Mama Africa ve klasik müzik özellikle de Mozart ve Bach dinledim... Akşamları saat 21:00 itibari ile bebeğime kulaklıklar ile gene müzik dinlettim. Araştırmalarıma göre bebeğimin zihin gelişimi için en faydalı olan klasik müzikler Mozart ve Bach...
Bunun sonucu olarak da Çınar doğduğundan beri 21:00 - 21:30 arası gece uykusuna yatıyor. Doğduğundan beri de her uyku vaktinde özellikle geceleri hamileyken dinlediğim müzikleri dinliyor ve de çok keyif aldığı belli...

Banyoyu sevmesi için de bir rutin izledim... Öncelikle banyo zamanı için eğlencelibir kaç şarkı söyledim, içlerinden Çınar'ın eğlendiğini belli ettiği şarkıyı rutin banyo şarkımız yaptım... Çınar yeni doğduğu zamanlar facebookta paylaşılan bir banyo videosundan esinlenerek suyu yüzünde yavaş yavaş gezdirdim ve çok sakinleşip huzurlu olduğunu gördüm. Suyu onu ürkütmeyecek şekilde sakin sakin dökerken şarkımızı sürekli söyledim. Banyo bitince suyun içinde 5 dakika kadar yatırarak beklettim ki, sadece hızla yıkanıp çıkmayı değil keyif almayı da öğrensin diye...
Şuanda 5 ay 2 hafta 4 günlük ve banyo şarkımızı söylediğimde kahkahalarla gülmeye başlıyor ve bugüne kadar hiç ağlayarak banyo yapmadık...

Her zaman Çınar'ı anlamaya çalıştım... Hareketlerini gözlemleyip ne isteyip istemediğini anlamaya çalıştım. İstemediği şeyleri yapması için zorlamayıp zamana bıraktım.
Mesela daha Çınar 2 aylıkken gittiğim uyku eğitimi seminerinde edindiğim bilgileri Çınar 3 ayını doldurunca uygulamak istedim. Gündüz yatağına bırakıp kendi kendine uyuması için uğraştım. Ama olmadı. 1 saat uğraştım uyumadı daha agresif oldu. Kucakladım ona herzaman yanında olduğumu, istemediği sürece ayrı yatmayacağımızı ve istediği zaman kucağıma alacağımı anlattım.. Çok değil ertesi gece, hergece emzirirken uyuyakalan oğlumcum, emzirme bitince kucağımda çok ağladı ve koltuğa yatırınca sakinleşti, elimi tuttu ve uyudu meleğim benim... Birkaç gece kendi kendine uyuduktan sonra bir gece de ben yanına yatınca uyandı ve tekrar uyumak bilmedi... Yatağına yatırıp acaba yanlız mı yatmak istiyor diye düşündüm ve bingo!!! Oğlumcum 3 ay 1 haftalıkken kendi yatağında ve kendi kendine uyumaya başladı...
Bebekler düzen sever ve düzenleri bozulunca her birey gibi şaşırırlar. Uykusu ve banyosu benim için herzaman önemli oldu. Misafirlikteyken bile oğlumu mutlaka yıkadım ve uyuku saatini geçirmeden yatırdım... Malum bebekler için düzenli uyku mutluluk kaynağı...

Hergün mutlaka oğlumu dışarı çıkartıp hava aldırdım. Beraber yürüyüşler yaptık...

Ekbesinlere 5 aylıkken başladık. Anne sütü kabızlığı vardı, armut, kayısı ve kabak ile başladık. Gene babağimi dinleyerek, istemediğinde zorlamayarak ve kesinlikle bunu sever bunu sevmez yer  yemez diye düşünmeden tamamen nötr düşüncelerle besinleri verdim... Sonuç armut, kayısı, kabak, havuc, yoğurt, elma şimdiye kadar verdiklerim ve yemediği yok benim bebeğimin...

Çınar'ım mutlu, sağlıklı, iletişim kurabilen bir bebek... Mutlaka kendi yapısında melek bebek olmak için birşeyler vardı ama benim payımın da hiç olmadığını kesinlikle düşünmüyorum. Özünde bebeğinizi ne kadar anlar ve isteklerine cevap verirseniz bebeğiniz de size o kadar anlayışlı olur bence...



19 Eylül 2012 Çarşamba

Endişe bulutu...

Lise zamanlarından beri İstiklal Caddesine gidip dolaşma, oralarda vakit geçirme fikrinden hep ürkmüşümdür... Oranın kalabalığı, insanların birbirine yolvermemesi, aralardan derelerden yürümek, hele ki acelem varsa... Hep kaçmışımdır... Mümkün olduğunca gideceğim yere en yakın otoparka araba park edilir, mümkün olduğunca kısa mesafe yürünür.

Gel gör ki kader Taksim'de çalışmamı uygun gördü, tabii ben gene de mümkün olduğunca kaçtım İstiklal'den...

Bugün zorunlu olarak İstiklal'de yürüdüm... Neredeyse 6 aydır adım bile atmamıştım... Ama ülkece son günlerde yaşadığımız patlama, tecavüz, saldırı gibi haberler beni o kadar germiş ki anlatamam...
Herkese potansiyel tecavüzcü, canlı bomba muamelesi yaparak, insanlardan kaçarak (tabii malum kalabalığından ne kadar mükünse) yürüdüm... Kocamla oğlumcum da benim yanıma geleceklerdi, tabii ben o gerginlikle eşime 50 kere "dikkatli ol" diye tembihleyip 50 kere de aramışımdır herhalde...
Anne olunca annelerimizi anlamak böyle birşey demek ki...

Oğlumcum ve İpek böceğim başta olmak üzere bütün miniklerimizin gelecekleri hakkında öyle bir endişe bulutu var ki etrafımda, bazen nefes alamıyorum...

Arkadaşlık konusunda ben çok şanslıydım... En kötü günlerimi paylaşabileceğim, dostum diyebileceğim arkadaşlıklarım var... Çınar ve İpek te en az bizim kadar şanslı olur umarım...

Her şehit haberinde oğluma sımsıkı sarılıyorum ve onun kaybını yaşamamak için dua ediyorum. Hiçbir anne evlat acısı yaşamasın artık!!!

Allahım bütün miniklerimizin karşısına iyi insanlar çıkarsın inşallah... Çocuklarımızın mutlu bir ülkede, mutlu bir hayat sürmesi mümkün olur umarım...

1 Eylül 2012 Cumartesi

5. AY

OĞLUMCUMMM,
Evet bugün tam 5 aylık oldun :) Ve biz bu 5 ay boyunca hergün kimbilir kaç kere Allaha şükrettik seni bize verdiği için... Ve de kimbilir kaç kere sen bizi seçtiğin için şükrettik ve sana teşekkür ettik...

5. ay içerisinde olan değişikliklerini sıralıyalım; ayaklarını iyice keşfettin, tutuyorsun, üstündeki örtüyü atmak için kullanıyorsun, bizi uyandırmak için kullanıyorsun :)
İyice dillendin, kendince sürekli birşeyler anlatıp duruyorsun...
Oturmaya çalışıyorsun, ellerinden tutunca önce oturup hemen arkasından ayağakalkmaya çalışıyorsun, çok ta güzel basıyorsun poğaçalarını :) koltuğuna koyunca gayet keyifli oturuyorsun...
Oyun halındaki maymun ve filim fonksiyonlarını keşfettin... Maymuna vurunca ses çıktığını, fili çekince ses çıktığını öğrendin... Bir de dino var ona da vurup ses çıkartıyorsun...
Boyun uzadığı için seni artık küvetinde değil de banyo küvetinde yıkıyoruz...


Bazen kendine kendine uyumak istiyorsun, bazen de yanına yatmamızı ve pışpışlamamızı istiyorsun... Nerede yatmak istediğini, ne tarafa dönmek istediğini ve bizi yanında isteyip istemediğini çok güzel anlatıyorsun :) Çok uykun geldiğinde hiç konfor aramadan her yerde uyuyabiliyorsun :)
Gece uykuların gayet güzel... Doğduğundan beri bu beni çok mutlu ediyor. Hele son zamanlarda sabah 6:00 6:30 gibi uyanıyorsun emzirdikten sonra bir daha uyuyup 8:30 9:00 gibi kalkıyorsun... bu nazar boncuğu isteyen, her annenin hayalini kurduğu bir uyku düzeni :) Teşekkür ederim oğlumcum...

Hamileyken sana sürekli klasik müzik ve teyzenin İpek'e dinlettiği Mama Afrika ninnilerini dinlettim, şimdi de bunları çok seviyorsun. Dinlerken sakinleşip uyuyorsun :) Ayrıca Sertab Erener'in Dım Dım şarkısı ile Fış Fış Kayıkçıyı çok seviyorsun ve bunlarda dans etmeye bayılıyorsun :)

Hep en az bu kadar neşeli olursun inşallah Aslan Parçam :)